31 Aralık 2010 Cuma

hello 2011

uzun zamandır yazmıyorum geyğiini geçiyorum.
merhaba yılbaşı merhaba tanrı. ben bu yılbaşında yalnız ve mutsuz kullarından biriyim.

insanların yılbaşıları genellikle sevdikleriyle geçer. sevgiliyle olmasalar da en azından arkadaşlarıyladır ya da tv karşısında çekirdek çitlerler aile boyu. bunların hiç birine sahip değilim şu an bana eşlik eden bir şişe şarabım ve müziğim var. bunlar günlük rutine dönüşse de tamam diyorum yılbaşı.
yine de diyorum ki sevdiklerimden ayrılmadan geçireyim. en azından bu olsun.

bazen kendimi tinerci kibritçi kız gibi hissettiğim doğru.-ki gerçek dünyadaki kibritçi çocukların konusuna girip şu halimden daha beter olmayacağım.-

geçen yılbaşı ne yaptığımı düşünüyorum şimdi. kızkıza çılgın bir yılbaşıydı. bardan bara atlamalar vardı. komikti aslında. gecenin sonunda yine arkadaşlarımın kafasını sikmiştim. onlar uyumuş, ben içmeye devam etmiştim. "kafa sikici" etiketini alnıma yapıştırmıştım yani.

bir gün bile sevgilimle yılbaşı geçirmedim ama. olsa da ne olur ki? sanki geçirsem tüm yıllarım onlarla mı geçecek?
hayır.

ama bu yılbaşından insanlar için dileğim ihtiyaçlarına kavuşmaları. kendim için de. başka hiçbir şey değil. kime ve neye ihtiyaç duyuyorlarsa kavuşurlar umarım.

hatta lütfen.

bu da benim yılbaşım!

5 Aralık 2010 Pazar

plastik köle


ilk aklıma gelen soru beni nasıl sevebilir di. bu bir mucizeydi. ben nasıl sevilebilir kişi olabilirdim-ki ben çirkindim ben aşağılıktım ben en adisiydim yaratıkların. biri beni nasıl sevebilirdi bir çıkarı olmadıkça. . param vardı onlarca tipim de düzgündü okuyordum da rahatlıktan dinliyordum da izliyordum da. bir zamanlar normal insan standartlardarında eksiklikten aranındım. sikim taşağıma denkti.
oysa ki o beni neden sevdiğini söylüyor? yüzde yüz yalan olabilme kapasitesine sahip saflığı olmasa.. ben yaşlıyım ben çirkinim ben adiyim feleğin çemberi belki de bin kere vurmuş yüzüme. masumluğum yüzümden yüzyıllar önce gitmiş sanki. o ise saflığın abidesi.
onun dünyaya yeni açılan derin yeşil gözleri var burnu en usta heykeltraşın elinden çıkma. dudaklarının ilhamı meyvelerden, teni mermerden yapılmış öyle bir ışık yansımış ki varoluşuna yansımasından bile gözleri kamaşır benim gibi kokuşmuşların. tanrı eğer varsa ve masumsa tüm masumluk suratında toplanmış.
bense yanında öylesine aciz öylesine çirkin..
o dünyanın tadını tatmamış zevkini çıkarmamış insanlığın. masumluğu öylesine güçlü ki kendini korumuş. isterim ki onun kölesi olabilme mertebesine erişeyim. isterim ki onu ben doyurayım, yaşadığı evreni ruhu gibi mermere çevireyim.
isterim ki benim aşağılık vücudumda tüm dünyasal zevkleri tatsın o. ben aciz olayım, kaybolayım aşkımın verdiği duygulardan, zevkten yoksun kalayım. onun iç çekişlerine karışsın gözyaşlarım. onun memnuniyetiyle tekrar ayaklarına kapanayım.
istiyorum ki onun herşeyi olma kapasitesine erişemesem de onun bir şeyi olayım. herhangi bir şey. onun iyi hissedeceği herşey olayım.
ben bütün bedenim ve ruhumla ona eş, anne, kardeş,arkadaş olayım.
o masumluk benim üzerime yansısın ben yokolayım.
dudaklarında eriyen şeker, zevk bulduğu et olayım..
onda bu masumluk hüküm sürsün, ben ise kölesi

olayım...