23 Temmuz 2010 Cuma

Hello Bağımsız Kadın!


Kedim bile dalga geçiyor gibi benimle. Aklıma My Name is Earl’den bir sahne geldi hemen. Br adam sincap ona kötü kötü baktı diye intihar etmek istiyordu. Onun gibi bir şey oldu işte. Acaba birilerine “İntihar edeceğim.” diye mesaj mı atsam? Kime peki kime? Hayatımda kim var ki? En iyisi dışarı çıkmak. Evet! Ben güçlü ve özgür bir kadınım! Kendi kendime de eğlenebilirim. Çıkıyorum dışarı, hem de yalnız!

Hello Sıkıntı!


Tüm günümü plaklarımı temizleyerek geçirdim.

Hello Depresyon!




Günlerce yerimden kalkamadım. Asosyalliğin yan etkisi depresyon tü bünyemi sardı. Evde yapayalnızım. Biliyorum kediler tarafından yenmiş bulunacağım bir gün. Evde yapayalnız, ölü, kokmuş ve yarısı yenmiş! 17 yaşımda mezartaşıma “ Aynen iade” yazacaklar diye korkardım. Şimdi ise “Yalnız,mutsuz ve sarışın, neredeyse aynen iade.” O kadar uzun zamandır erkek arkadaşım yok ki, bekaret zarımın yeniden oluştuğunu düşünmeye başladım. Orta yaş bunalımı, çıldırma, nasıl istersen!





Sylvia Plath “ Lady Lazarus” da intiharı 9 yaşından beri denediğini söyler. Ben de 12 yaşımdan beri deniyorum. Kendimi 2 yaşında suya attığımı saymazsak tabi. 12 yaşında ölmek için akvaryum temizleyici içtim. 15’imde bileklerimi kestim.(eninde dikine değil.) 17’imde ilaçlarla içkiyi karıştırdım. 20’imde alkol komasına girdim. ( Bu da insanın ölmek istediğinin göstergesi bence) vs. Vs. Periyodik olarak 2-3 senede bir denerim. Ama daha başarılı olamadım. Sanırım gerçekten ölmek istemiyorum. İnsanların ilgisini çekebilmek için sadece bu intihar denemelerim. Yoksa 12’imde “ Anne ben ölüyorum” diye ağlamaz, 15’imde kestiğim bileklerimi kardeşime göstermez, 17’imde ilaçlarımı tıpçı bir arkadaşımın evinde almazdım. İşimi garantiye alırım yani hep.
Plath gerçekten ölmek istemişti oysa. Hiç kimseye haber vermezmiş intihar edeceği zaman. Lady Lazarus olarak tekrar ve tekrar dirilmiş, sonunda amacına ulaşmış. Yeni Lady Lazarus benim! Kolpa Lazarus!

Hello İntihar!


Merhaba adım lal ve ben başarısız bir kadınım, ölüyüm. İntihar etmek istiyorum!

Hello Türkiye'nin gerçekleri!


Kurallar.. Görgüsü giyinmesi... Kısaca bir insana kendini beğendirme çabası. Nasıl bir insan olduğun üzerinde güzel durmalı; ütülü olmalı kişiliğin. Boyası da yeter eteği de, s.ktiğimin topuğu da. Bir türlü beceremedim zaten şunları giymeyi, özenmedim de. Peki tamam özendim. “Küçükken erkeklerle futbol oynardım hep, şimdi de en yakın arkadaşım erkeklere eho eho” diyen kadınlardan değilim. Erkekler hiç yakın arkadaşım olmadı. Aslında kadınlar da yakın arkadaşım olmadı. Merhaba adım Lal. Ve ben bir asosyalim. Kendimi Amerikan filmlerinde gibi hissetmeye başladım. Ya da herhangi bir Palanhiuk kitabında.

-şşşt yavrum. Yardım edeyim de yürü.

Bu sesin sahibi bir abazan. Sürekli çükünü karıştıran, kadınlara laf atan ama bir numarası olmayan tiplerden. Bu sesle Türkiye gerçeğine geri döndüm. Neyse ki bu türden seslerle uğraşmamam için müzikli tıkaçlarım var. Açtım oradan Madonna- Give it 2 me, güçlü bir kadın oldum. Madonna gibi kaslarım çıktı, Sex and the City kadını gibi oldu kıyafetlerim, topuklunun üzerinde Kate Moss gibi yürümeye başladım. Birazdan spor, üstü açık arabama atlayıp, tüm mücevherlerimi atacaktım J. Lo gibi.

Merhaba adım Lal , minibüsteyim. Arkadan öne para uzatmamak için en arkaya oturdum. Birinin bana öndekine para uzattırmasından ölesiye korkarım. Çünkü hem arkadakinin ne dediğini anlayamam hem de bir öndekine seslenecek kadar yeterli sesim yok. Asosyal olduğumu söylemiştim. Şimdi tek derdim ineceğim yerde sesimi şoföre duyurabilmek. Sırtımdan akan soğuk terler eşliğinde “Müsait bir yer!” diye bağırdım. Tabi bu bağırtı brutal vokal yapan blackçilerin sesi gibi çıktı. Kaş yapayım derken, göz çıkarmıştım yine.

Merhaba adım Lal ve ben bir öğretmen adayıyım. Bu da bilmem kaçıncı görüşmem. Umarım saçmalamam, umarım sesim çıkar, umarım!

Hello Dandy!



Merhaba adım Lal ve ben bir insanım. Bir süredir günlük tutuyorum kağıt parçalarına. Onları paylaşmak istiyorum. Tabi ki şifreleyerek. Neden mi? Çünkü takip edilmeyi severim ben. Herşeyi anlatmayı. İbretlik günlük sayfalarımı tutup atıyorum buraya. Hem burası daha kalıcı, daha özel. Belki de isimsiz daha korunası. Küçük veletlerin ve büyük annelerin ya da hömhöm insanların eline zor geçer. geçse de bilmez ki. O yüzden buraya yazmak daha iyi. Maceralarımı küçük bölümler halinde yayınlıcam yani. Her neyse

Merhaba adım Lal ve sizlerle( daha yoksunuz. bilmiyorum olacak mısınız?) hayatımın bir kısmını paylaşıyorum.