23 Temmuz 2010 Cuma

Hello Türkiye'nin gerçekleri!


Kurallar.. Görgüsü giyinmesi... Kısaca bir insana kendini beğendirme çabası. Nasıl bir insan olduğun üzerinde güzel durmalı; ütülü olmalı kişiliğin. Boyası da yeter eteği de, s.ktiğimin topuğu da. Bir türlü beceremedim zaten şunları giymeyi, özenmedim de. Peki tamam özendim. “Küçükken erkeklerle futbol oynardım hep, şimdi de en yakın arkadaşım erkeklere eho eho” diyen kadınlardan değilim. Erkekler hiç yakın arkadaşım olmadı. Aslında kadınlar da yakın arkadaşım olmadı. Merhaba adım Lal. Ve ben bir asosyalim. Kendimi Amerikan filmlerinde gibi hissetmeye başladım. Ya da herhangi bir Palanhiuk kitabında.

-şşşt yavrum. Yardım edeyim de yürü.

Bu sesin sahibi bir abazan. Sürekli çükünü karıştıran, kadınlara laf atan ama bir numarası olmayan tiplerden. Bu sesle Türkiye gerçeğine geri döndüm. Neyse ki bu türden seslerle uğraşmamam için müzikli tıkaçlarım var. Açtım oradan Madonna- Give it 2 me, güçlü bir kadın oldum. Madonna gibi kaslarım çıktı, Sex and the City kadını gibi oldu kıyafetlerim, topuklunun üzerinde Kate Moss gibi yürümeye başladım. Birazdan spor, üstü açık arabama atlayıp, tüm mücevherlerimi atacaktım J. Lo gibi.

Merhaba adım Lal , minibüsteyim. Arkadan öne para uzatmamak için en arkaya oturdum. Birinin bana öndekine para uzattırmasından ölesiye korkarım. Çünkü hem arkadakinin ne dediğini anlayamam hem de bir öndekine seslenecek kadar yeterli sesim yok. Asosyal olduğumu söylemiştim. Şimdi tek derdim ineceğim yerde sesimi şoföre duyurabilmek. Sırtımdan akan soğuk terler eşliğinde “Müsait bir yer!” diye bağırdım. Tabi bu bağırtı brutal vokal yapan blackçilerin sesi gibi çıktı. Kaş yapayım derken, göz çıkarmıştım yine.

Merhaba adım Lal ve ben bir öğretmen adayıyım. Bu da bilmem kaçıncı görüşmem. Umarım saçmalamam, umarım sesim çıkar, umarım!

1 yorum:

  1. haklısın. türkiye böyle. görüntü önemli. imaj herşey. öz değil. chuck romanlarını seviyorsun demek. ne güzel. asosyal filan da değilsin. kendini asosyal görüyorsun sadece. ayrıca asosyallik, kötü de değil. hassas ruhun olduğunu gösterir sadece. madonna, sex and the city, j.lo, moss. aslında hepimizin içinde biraz zengin, başarılı, hayranlık duyulan insan olma özlemi olur bazen. öyle çok tüketim duygusu pompalanıyor ki. öyle manipüle ediliyoruz ki. minibüste yaşadıkların da birçok insanın, hepimizin, toplum içinde yaşadığı zorluklar. herkes bir parça tutunamayan, loser görür kendini. iş görüşmelerinde hepimiz korkarız, sesimiz çıkmaz. kendine haksızlık etme.
    :)

    YanıtlaSil